Yaratıcı bir uygulama seçmeye niyet ettiğimizde, bu süreç korkutucu gelebilir.
- Nereden başlamalı?
- Nasıl başlamalı?
Yapılması gereken tüm üretken, faydalı şeyler için zamanın zar zor yettiği yoğun bir yaşamda, kişi yaratıcılığının eğlenceli, açık uçlu keşfine nasıl uyum sağlamalı?
Saint-Exupéry'nin "Küçük Prens" adını taşıyan hikayesinin bilinen bir bölümünde, küçük prens vahşi bir tilkiyle karşılaşır. Bir diyaloga girerler ve çocuk tilkiden onunla oynamasını ister. Ancak tilki, evcilleştirilmediği için bunu yapamayacağını söyler.
Küçük prens özür diler ve ardından:
- "Evcil ne demek?" diye sorar.
Tilki: "Genellikle ihmal edilen bir iş. Bağlar kurmak anlamına geliyor."
Küçük Prens merakla "bunu nasıl yapabilirim?" der.
-"Çok sabırlı olmalısın," diye yanıtladı tilki. "Önce karşıma, şöyle uzağa çimenlerin üstüne oturacaksın. Gözümün ucuyla sana bakacağım, ama bir şey söylemeyeceksin. Sözler yanlış anlamaların kaynağıdır. Her gün biraz daha yakınıma oturacaksın..."
***
DÜZENLİLİK ve DÜŞÜK BEKLENTİLER
*Kendine güven inşa etmek*
Tilki, çocuğa verdiği cevapla sürecin zaman, sabır ve düzenlilik gerektirdiğini ve aslında bu değerlerin arkadaşlıklar kurmanın yolu olduğunu açıklar.
Ulaşmak istediğimiz bir şeyin vizyonu, nihai bir hedefi bizim için ilham verici olabilir. Ayrıca felç edici de olabilir. Bazen kendimize mevcut yaşam tarzımız ve becerilerimizle karşılaştırıldığında orantısız derecede iddialı hedefler koyarız. Daha sonra bunları başaramadığımızda, bunun sonucu olarak kendimize olan güvenimize zarar veririz.
Herhangi bir yaratıcı uygulama sürecinde, hikayedeki vahşi tilki ile küçük prensin diyaloğundakiler gibi hissedebiliriz. Ulaşmak istediğimiz şey, günlük hayatımızın bir parçası olmadığında, asla tanıyamayacağımız zor bir yaratığa dönüşebilir... uzaktan güzel ama bizimle ilişki kurmaya istekli değil.
Ona karşı sabır göstermek ve ona her gün biraz daha yakın oturmak ise çözümün anahtarı olabilir.
Comments