top of page
Yazarın fotoğrafıUğur Yurttaş

Kurumsal Hayat ve Milgram Deneyi

Güncelleme tarihi: 1 May 2022

İnsanlar, eylemlerinin hiçbir kişisel sorumluluk getirmeyeceğine inandıkları sürece, yanlış davranışlarda bulunmaya devam edecektir ve bu süreç genellikle üst düzey yöneticilerin alt düzey yöneticileri ve bu yöneticilerinde kendi altlarındaki çalışanları suçlamaya devam ettiği döngüsel bir suçlama oyunuyla sonuçlanacaktır.

1960'larda, Yale Üniversitesi'nden psikoloji profesörü Stanley Milgram tarafından gerçekleştirilen deney, insanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat etmeye ne seviyede istekli olduklarını ölçmeyi hedefliyordu.

Milgram Deneyi'ni ilk defa duyanlar için durum şöyleydi:

Deney için gönüllü olan insanlara, öğrenme ve hafıza üzerine bir çalışmada yer aldıkları söylendi ve onlardan öğretmen veya öğrenci olmaları istendi.

Deney içerisinde üç kişi bulunmaktadır: araştırmacı, denek ve işbirlikçi.
  • Araştırmacı, burada otoriteyi temsil eder ve emirleri veren taraftır.

  • Denek, öğretmeni temsil etmektedir ve otoriteden gelen emirleri uygulayan konumundadır.

  • İşbirlikçi ise öğrenci rolünde olmakla birlikte gerçekte deney ekibindendir. Görevi, öğretmenden gelen uyarı ve eylemlere maruz kalan taraftır.

Araştırmanın bir parçası olarak, “öğretmen” rolündeki denek, yan odada bulunan ve bir elektrik şoku makinesine bağlı “öğrenciye” bazı kelimeleri okuyacak. Öğrenci duyduğu kelimeleri tekrarlarken eğer hatalı cevap verirse, yaptığı her hata için, “otorite” rolündeki araştırmacı tarafından verilen talimatla öğretmen, artan yoğunlukta ve 450 volta kadar yükselebilen elektrik şoku düğmesine basarak, yan odadaki öğrencinin cezalandırılmasına aracı oluyordu.

Öğretmen rolündeki denekler, öğrenci konumundaki işbirlikçilerin gerçekten de şok aldığını sanmaktadır. Gerçekte ise herhangi bir şok uygulanmamaktadır. Sadece işbirlikçi rolündeki öğrenci, bulunduğu yan odadan sanki gerçekten acı çekiyormuş gibi bağırır, inler.

Deneyin can alıcı noktası burada başlar. Her yanlış cevaptan sonra verilen şoktan ötürü öğrenci rolündeki işbirlikçinin verdiği tepkiler (bağırma, inleme, ağlama, vesaire) artar ve bir noktadan sonra, duvarlara vurarak acıyı iyice anlatmaya çalışır. Öğretmen rolündeki denek, artık bırakmak istediğini ya da daha fazla şok vermek istemediğini söylediğinde ise otoriteyi temsil eden araştırmacı, ona devam etmesi yönünde telkinler verir.

Tahmin edeceğiniz üzere, yan odadaki kişiye acı çektirmekden rahatsız olan bazı denekler, erkenden otoriteye itaatsizlik etmeye ve bu deneye devam etmemeye karar verdiler. Bununla birlikte, endişe verici bir şekilde çoğu denek ise, ciddi elektrik şoku seviyesine çıkana kadar emirlere uymaya devam etti (öğrenci rolündeki kişi, hayatı için yalvardığında ve ölümcül sessizliğe büründüğünde bile). Tabii ki deney deney tamamlandıktan sonra katılımcılar, tüm bunların gerçek olmadığını ve kimsenin zarar görmediğini öğrendi.

Bu deneyin en önemli sonuçlarından biri; - Deneyin bir noktasında, yaptığı eylemden tereddüt eden öğretmen rolündeki denek, “içerideki kişiye bir şey olursa ne olacağını” sordu. Bu aşamada otorite rolündeki araştırmacı “Bir şey olursa sorumlu benim” dedi. Bu cevap deneği rahatlattı ve elektrik şokunu uygulamaya devam etmesine sebep oldu.

Çoğu insanın, yetkilerini kötüye kullanan otorite figürlerine meydan okumak ve yüzleşmek konusunda isteksiz olması, birçok durumda alt düzey çalışanların, “neden yanlış davranışlarda bulunduğunu” ve sonuçta şirket için yasal ve uyumluluk riski oluşturduğunu açıklar.

Sadece işyeri etik kurallarını veya prosedürlerini uygulamak maalesef yeterli olmayacaktır, çünkü otoriteye itaat etme ihtiyacı veya arzusu insan ruhuna o kadar yerleşmiştir ki, kağıt üzerindeki en katı kurallar silsilesi bile bunların yanında geçersiz kalacaktır.

Özellikle kurumsal dünyada insanlar bir şefe, müdüre veya üst düzey yöneticiye itaat etmek için uyulması gereken doğru kuralları göz ardı etme eğiliminde olabilirler. Bu tür davranışların sebebi ise; otoriteye meydan okunması durumunda, işini kaybetme korkusundan ya da sadece otoriteyi memnun etme arzusundan kaynaklanıyor olabilir.

Son yıllarda global ölçekli firmalarda yaşanan şüpheli satış ve pazarlama uygulamalarını içeren vakalar incelendiğinde, çalışanların bu tür davranışlarının arkasındaki ortak bulguların şunlar olduğu gözlemlenmiş:

  • Otoriteye itaat etme ve etik olmayan davranışlarda bulunma eylemleri, cömert bir ikramiye veya terfi ile ödüllendirilerek yapılması.

  • Otorite tarafından direkt emredildiğinden değil, daha ziyade şirketin kurumsal kültürünün bu tür etik olmayan davranışları sanki hastalıklı bir virüs gibi yayılmasına ve yaşamasına imkan vermesi ve bu ortamları koruması.

  • Üst düzey yöneticilerin ve müdürlerin, etik olmayan yasa dışı davranışları doğrudan teşvik etmese veya yetkilendirmese bile sadece bu tür davranışları görmezden gelmesi. Tüm bunlar günün sonunda kurumun aleyhine aynı sonuçları doğmaktadır.

Milgram Deneyi'nden ortaya çıkan ve genellikle kurumsal dünya için geçerli olan bir başka çarpıcı bulgu ise: Çalışanların, eylemlerinden hiçbir kişisel sorumluluk gelmeyeceğine inandıkları sürece yanlış yapmaya devam edeceklerini göstermektedir. Bu da genellikle üst düzey yöneticiler, müdürler ve alt düzey çalışanlar arasında döngüsel bir suçlama oyunuyla sonuçlanmaktadır.

Bu tür vakalarda defalarca duyulan tespit ise şöyledir:

  • CEO, alt düzey çalışanları suçlar.

  • Alt düzey çalışanlar, ilk etapta kendilerini aşırı baskı altına aldıkları için yönetim ekibini suçlar.

  • Yönetim ekibi, hedeflenen ciroya ulaşmaları veya daha fazla kar elde etmek için her gün yaşadıkları baskıdan dolayı üst düzey yöneticileri suçlar.

Bu tespitlerin tamamı, etik ve dürüst hareket eden küresel şirket liderlerine sahip olmanın, herhangi bir davranış kuralından veya yasadan daha değerli ve etkili olduğu anlamına gelir. Bu ise, doğru olanı yapmanın ve çalışanların bilinçli hareket etmelerinin ilk adımının, liderlerinin örnek olarak hareket etmesi ile başladığının kabulüdür. Çünkü olumlu sonuçları teşvik eden talimatlara uymak, yıkıcı sonuçlara yol açan talimatlara uymak kadar kolaydır.



🧠🗝❤️

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


bottom of page