top of page
Yazarın fotoğrafıUğur Yurttaş

İDEAL EŞİNİ ARAYANLARA

İdeal bir eş ararken kriterleriniz nelerdir?

Büyük olasılıkla fiziksel olarak çekici, sosyal ve iş hayatında başarılı, supper zeki, sağlam değerlere ve harika bir kişiliğe sahip biriyle birlikte olmak istersiniz.


Mümkün olan en yüksek eş değerine, yani "10 üzerinden 10" olan bir eş istiyorsun. Tamam haklısın… Öyle ya, çok ünlü veya süper bir modelle kim çıkmak istemez!


İstediğimiz bu, ama “ideal eş” oyunu gerçekte nasıl çalışıyor?


“İdeal Eş” Oyununun Basit Kuralı

İşte bir düşünce deneyi:

Hayalindeki eşi arayan, 100 bekar insanı hayal edin ve onları bir akşam için aynı ortama getirin. Şimdi, bu noktada kimin kimle bir ilişkiye başlayabileceğine dair en basit tahmin, eski bir “ilişki bilimi” teorisine dayanmaktadır.


Walster ve arkadaşlarının 1966 yılında yapmış oldukları ve adına “eşleştirme hipotezi” dedikleri öneri, ortamdaki insanların aynı sosyal eş değere sahip bir eşle eşleşeceğini ileri sürer.


Bu “eşleştirme hipotezi”ne göre; bir kişinin sosyal eş değeri, fiziksel görünümüne, niteliklerine, becerilerine, özelliklerine ve kişiliği gibi bugüne kadar geliştirdiği ve sahip olduğu tüm faktörleri içerir. Yani; 10 üzerinden 7 seviyeinde iseniz, eş değeri açısından 7 seviyesinde veya buna çok yakın puana sahip bir partneri seçeceksiniz. Bu hipoteze göre “10'lar 10'larla” ya da,”3'ler 3'lerle” vb. eşleşebilir şeklinde gider.


Ama gerçekte olan bu mu?


“Ne İstiyorsun” ve “Ne Veriyorsun”

2011 yılına geldiğimizde L Shaw Taylor adlı araştırmacı, yaklaşık 200 katılımcıya, fiziksel çekicilik, benlik saygısı, sevilebilirlik, sıcaklık, nezaket ve güvenilirlik gibi niteliklere dayalı olarak "eşdeğerleri ve öz değerleri" hakkında çevrimiçi bir anket doldurttu.


Ardından, katılımcılar kendi çevrimiçi “eş profili”ni oluşturdular ve nasıl bir partner aradıklarını hayal ettiler. Potansiyel katılımcıların profillerini incelediler ve profildeki kişinin “eğer bununla iletişime geçersem muhtemelen bana olumlu yanıt verecektir” diye düşündüklerini belirttiler.


Çekiciliğinin daha az olduğuna inanan katılımcılar, daha düşük değere sahip eş adayları ararken, son derece çekici katılımcılar ise, yüksek eş değerli partnerlerle iletişim kurmak istediler. Ancak yapılan görüşmelerde şöyle bir durum tespit edildi: bu düşük eşdeğerli katılımcılar, aslında daha çekici potansiyeli olan partnerleri istemelerine rağmen, bu tercihleri için çaba harcamaktan uzak duruyorlardı.


Başka bir deyişle, herkes yüksek eş değeri olan bir partner istiyor gibi görünüyor, ancak bu kişilerden yalnızca kendilerinin yüksek değere sahip olduğunu inananlar, 9'ları ve 10'ları takip edecek cesareti gösteriyorlardı. Özellikle, insanların "biriyle çıkma" konusunda başarılı olup olmayacakları net değildi, ancak katılımcıların genel olarak ve muhtemelen “reddedilme korkusu”ndan dolayı bunu denemedikleri görüldü.


Ancak internet ortamında faaliyet gösteren “İdeal eş” uygulamasında ise farklı bir davranış sergilediler. İnternet ortamında kullanıcılar, genellikle kendi liglerinin dışında olan yani onlardan daha çekici olan partnerlerle eşleşmek için iletişim kurdular.


Neden mi? Çünkü internet üzerindeki bu tarz uygulamalarda reddedilme duygusu, yüz yüze reddedilme duygusuna göre daha düşük olarak hissedilir. Çünkü, eşleşmek istediğinizi katılımcıların bu ortamda size “hayır” demesi gerekmez; bunun yerine basitçe size “yanıt vermezler”. Bu durum egonuzu daha az tehdit eden, daha uygulanabilir bir strateji olarak kabul görüldüğünden, bu tarz uygulamalarda katılımcıların kendinden daha çekici insanlarla eşleşmek için harekete geçtiği bir yaklaşıma yol açar.


Bununla birlikte, bu “ego koruyucu” modelinde sonuç itibariyle işe yaramadığı görüldü, çünkü bu temaslar karşılıksız kaldı; 7'lik biri ile temasa geçen 10 seviyesinde biri, yine de bu kişiden dönüş alamadı. Bunun yerine, kullanıcılar yalnızca kendi ligindeyken yani; bir 7, başka bir 7 ile temasa geçtiğinde mesajlar aldı. Görünüşe göre internet ortamında bu uygulamaları kullananlar, kendilerinden daha iyi özelliklere sahip eş adayları için şanslarını deneseler bile günün sonunda çabaları başarısızlıkla sonuçlandı.


Aynı çalışmayı 2022 yılında Prall & Scelza yine internet ortamında ama bu sefer çok daha büyük bir ölçekte,12.000 kişilik bir toplulukla yaptı. Daha önceki çalışmada olduğu gibi, katılımcılar yine kendilerinden daha iyi bir eş bulmayı arzuladılar. Örneğin, 3'ler ve 4'ler, 8'leri ve 9'ları istedi.


Ama bu sadece bir temenniydi. Katılımcılar kendilerine göre, havuzdaki yıldızları hedeflemek isteseler bile, sonunda kendi eşdeğerleriyle eşleşen partnerlerle hedeflerine ulaştılar. Örneğin, eş değeri 6 olan bir kişinin nihayetinde 6 veya biraz şanslıysa potansiyel olarak 7, biraz şanssızsa 5 seviyesinde bir katılımcı ile eşleşmiş olması muhtemeldi. Sonuçta, çok daha fazlasını istemesine rağmen, bir 4 büyük olasılıkla başka bir 4 ile partner olacaktır.


Bu sonuç iyi bir şey, çünkü kişiler kendi eşdeğerlerine eşit veya yakın bir partnere sahip olduklarında (yani 8 ile 8, 4 ile 4 veya 6 ile 6) daha iyi ilişkilere sahip oldular. Spesifik olarak, daha iyi cinsel geçmiş bildirdiler, daha sık etkileşime girdiler ve daha uzun süre birlikte kaldılar.


Bu sizin için ne anlama geliyor?

Genel olarak bu mesaj şöyle görünüyor: istediğiniz ve elde ettiğiniz şey iki farklı şey olabilir. Bu hayatın bir gerçeği çünkü aşk piyangosu sizin isteklerinizi umursamıyor. Bunun yerine, kendi eşdeğer dereceniz yani; fiziksel nitelikleriniz ve kişiliğinize göre başkaları için ne kadar çekici olduğunuz gerçeği, sonunda büyük olasılıkla birlikte olacağınız partneri belirliyor. Eminim 17 yaşında iken, 22 yaşında olduğunuzdan çok daha farklı bir eş hayaliniz vardı.


Sonuç olarak:

- Saf gerçeklik anlamında kişi kendini tanımlayabilir ve hayalindeki eşi bu tanımlamalara yakın konumlandırabilirse,

- Veya hayalindeki yüksek profilli eşle eşleşebilmek için, geliştirmesi ya da kendine katması gereken özellikleri yerine getirebilirse tabii ki düşündüğüne ulaşabilir, tabii ki harika bir ilişki için ihtiyacı olanı elde edebilir.


Bu yazıyı paylaşmama vesile olan arkadaşlarımla yaptığımız sohbette anlattığım metaforla bitireyim:

“Yüksek profilli bir ürünü, düşük profilli marketlerde aramayın. Ve buna rağmen aradığınız ürünü düşük profilli marketlerde buluyorsanız, lütfen ya son kullanma tarihine bakın ya da kabında kırık çatlak var mı diye mutlaka kontrol edin.”


Sevgiyle kalın.


🧠🗝❤️



14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page